Translate

19 Temmuz 2013 Cuma

KACAK YENİ ZELANDA KOYUNU

Kırpılmaktan kaçıp 7 yıl boyunca dağlarda saklanan Shrek isimli Yeni Zelanda koyununun son hali.


8 Temmuz 2013 Pazartesi

ALİCE'in YALNIZLIĞI


Zavallı kedim Alice...
Yine hasta oldu. Ev halkıyla birlikte yeniden sevgili Alice'i iyileştirme seferberliğine başladık...
Veterineri antibiyotik şurup verdi. Bir de minicik hapı var. Kedi besleyenler bilir, onlara ilaç içirmek başlıbaşına bir iştir, zorlu bir iş...
Şurubun tadını biraz beğenmiş olmalı ki püskürtmedi. Zavallıcık, besbelli sancısı var, eğri büğrü duruyor. Size baktığında tüm acısını gözlerinde beliren ifadeden anlıyorsunuz. Sanki: BEN HASTAYIM, LÜTFEN YARDIM ET. BİR ÇARE BUL BENİ İYİLEŞTİR. SENDEN BAŞKA KİMSEM YOK DİYOR...
Evet, Alice'nin bizden başka kimsesi yok. Geleceği için bir emekliliği yok, sağlık sigortası yok, anne baba ya da başka bir akrabası yok, gidip şurubunu satın alıp bir kaşık içme şansı yok...
Zavallıcık diyorum ona, onun için çok üzülüyorum. Çünkü doğal ortamında yaşamıyor. Gerçekten doğal bir ortamı var mı? Ondan da pek emin değilim. Bilen varsa söylesin. Biraz sokağa çıksa araba altında kalır, bahçelerde gezemiyor, gönlünce koşup sosyalleşemiyor. Aradıklarını bizde de bulamaz.
Eski zamanlarda bunlar hiç aklıma gelmezdi. Yaş aldıkça daha çok şeyi fark edebiliyormuş gerçekten de insan.
Labaratuvarda aşılamalarla, genlerle oynarak çeşit çeşit kedi köpek üretiliyor. Sonu hiç düşünülmüyor.
Doğal ortamında, beslenebilen, ilacını doğal yollarla bulabilen tüm hayvanlar en şanslı olanları. Ama şimdi ne yapabiliriz?
Henüz üç aylıkken yuva aranıyordu Alice'e. Çok severek aldık. Şimdi 6 yaşında. Biraz yaşlandı. Hep sevdik onu. İyi mamalarla besledik, ne gerekiyorsa yaptık. Umarım az da olsa mutludur. Bizi o kadar çok seviyor ki onun için ne yapsam az geliyor bana.
Birkaç kez yalnızlığını gidermek için eve bir kedi daha almayı denedik. Korkunç bir tepki verdi Alice. Erkek kedi denedik birkaç kez faciayla sonuçlanıyordu az kalsın. Yavru kedi denedik iki kez, Alice razı olur gibi yaptı ama yüksekçe bir yere oturup huzursuz bir şekilde gün boyunca yavrunun ortalardan kaybolmasını bekledi. Yavru kedi ortadan kaybolduğunda Alice hızla bulunduğu yerden iniyor, yine hızla mama kabına koşup aceleyle atıştırıyor ve tuvaletini yaparak hızla yine yüksekteki o yerine tünüyordu. Ola ki yavru kediyle karşılaşacak olursa korkunç savaş çığlıkları atarak yavruya bir pençe atıyordu. Ama sembolik bir pençe, tırnaklarını çıkarmadan. Çünkü kavga etmeyi de bilmiyor Alice.
Onu daha fazla huzursuz etmeye hakkımız olmadığını düşündük. Sosyalleştirmek için çok geç kalmıştık. Daha erken bir zamanda bunu yapmamız gerektiğini açıkça itiraf etmek gerekirse bilmiyorduk.
Üç yıldır evde bir muhabbet kuşu var: Ayyaş, Alice onu seviyor ve zaman zaman arkadaşlık da ediyor... Gerçek niyeti pek belli değil tabii ki, arada Ayyaş'ı hedef alarak saldırı pozisyonuna da girmiyor değil :)
Alice yalnız, mutlu gibi görünüyor ama hep birşeyler düşünüyor.
Keşke bilebilseydim ne düşündüğünü.. Sevgili Alice umarım çabucak iyileşirsin ve umarım mutlusundur.

1 Temmuz 2013 Pazartesi

ALICE VE EN IYI (!) ARKADAŞI AYYAŞ

Çok seviyor Alice Ayyaş'ı coookkk.
Sevgi dolu bakışları hep ustunde...
Bir kucaklasam diyor
Aç kafesin kapılarını...
Ayyaş ise haykırıyor coşkuyla: 'Ayyaş cici kuş'
Alice 3 yıldır bir kez bile zarar vermeye çalışmadı...
 

KEDİM ALİCE HASTA OLDU


Alice, benim küçük, sessiz, tatlı kedim. Bir o kadar da sinsi... Yapacağını gizlice, kurtlar kuşlar uyurken, öylesine sessiz yapar ki kimse ondan kuşkulanmaz bile.
Kendi kedim olmasına ve çok sevmeme karşın, Alice'in bu sinsi hâli içten içe sinirime dokunuyor. İtiraf etmeliyim. Tıpkı iş yerlerindeki, okullarımızdaki, arkadaş çevremizdeki sessiz, yüzümüze gülen ama arkamızı döndüğümüzde olmayacak dolaplar çeviren kişilere benzetiyorum Alice'nin bu hâlini.


Bir kedi olmasına karşın, sevdiği mamayı alana kadar en şirin hallerini takınıp, açamayacağı hiçbir kilidin, fethedemeyeceği hiçbir kalbin olmadığı, masum, kederli bakışlarla size bakıyor. Oysa mamayı yedikten sonra artık umurunda bile değilsinizdir, gözüne kestirdiği köşeye geçer ve mışıl mışıl uyur.
Ta ki yeniden acıkana ve sevimlilik gösterisindeki şirin kız rolüne bir kez daha bürünene kadar...
Aslına bakarsanız iştahsızdır ve tek tip mamasını gün boyunca gidip gelip birer lokma alarak bitirir.



Alice fazla iri bir kedi değildir. İyi huyludur. Sevecendir. Ailemizin gözbebeğidir. Ama sinsidir.
Her an evden kaçmaya hazırdır. Zamanlama ustacadır. Ayakkabılarını giymek için kapıyı açtığında o da gardını almıştır. Alice çok akıllıdır.
Öyleydi böyleydi derken, Alice bizimle birlikte koskoca bir 5 yıl geçirdi ve 6. yıla adımımızı attık. Geçenlerde ona çok sevdiği yaş mamalardan almaya karar verdim. Hani şu folyo kaplı kağıtlarla paketlenmiş olanlardan.



Aman Yarabbim! Alice'in benim o uyuşuk Alice'imin evin içindeki coşkusu görülmeye değerdi.
Mutluluk sarhoşu oldu. Ve dördüncü gün tuhaf bir zehirlenmeyle hastaneyi boyladı. Benim yüzümden oldu diye büyük bir vicdan azabına kapıldım. Bağırsakları bozuldu, idrar yolları zarar gördü. Çok sancı çekti. Taşıma çantasına koyup da veterinere götürürken acı üstüne acı çekti cancağızım.


Veteriner antibiyotikli iğneler vererek birkaç güne iyileşeceğini söyledi. Ama ikinci gün sabah erkenden Alice'i evde bulamayınca deliye döndüm. Bir köşeye gizlenip öldüğnü düşündüm. Beynimden vurulmuş gibi oldum. O zaman sevimli, güzel, şirin ve sinsi Alice düşündüğümden çok sevdiğii anladım. Bu sırada o da uykusundan uyanmış, yaş mama vermem için yalvararak ayaklarıma sürünüyordu. Sana yaş mama yok Alice! Asla! Kimseye de tavsiye etmiyorum.

Özlem Aytek