Translate

8 Temmuz 2013 Pazartesi

ALİCE'in YALNIZLIĞI


Zavallı kedim Alice...
Yine hasta oldu. Ev halkıyla birlikte yeniden sevgili Alice'i iyileştirme seferberliğine başladık...
Veterineri antibiyotik şurup verdi. Bir de minicik hapı var. Kedi besleyenler bilir, onlara ilaç içirmek başlıbaşına bir iştir, zorlu bir iş...
Şurubun tadını biraz beğenmiş olmalı ki püskürtmedi. Zavallıcık, besbelli sancısı var, eğri büğrü duruyor. Size baktığında tüm acısını gözlerinde beliren ifadeden anlıyorsunuz. Sanki: BEN HASTAYIM, LÜTFEN YARDIM ET. BİR ÇARE BUL BENİ İYİLEŞTİR. SENDEN BAŞKA KİMSEM YOK DİYOR...
Evet, Alice'nin bizden başka kimsesi yok. Geleceği için bir emekliliği yok, sağlık sigortası yok, anne baba ya da başka bir akrabası yok, gidip şurubunu satın alıp bir kaşık içme şansı yok...
Zavallıcık diyorum ona, onun için çok üzülüyorum. Çünkü doğal ortamında yaşamıyor. Gerçekten doğal bir ortamı var mı? Ondan da pek emin değilim. Bilen varsa söylesin. Biraz sokağa çıksa araba altında kalır, bahçelerde gezemiyor, gönlünce koşup sosyalleşemiyor. Aradıklarını bizde de bulamaz.
Eski zamanlarda bunlar hiç aklıma gelmezdi. Yaş aldıkça daha çok şeyi fark edebiliyormuş gerçekten de insan.
Labaratuvarda aşılamalarla, genlerle oynarak çeşit çeşit kedi köpek üretiliyor. Sonu hiç düşünülmüyor.
Doğal ortamında, beslenebilen, ilacını doğal yollarla bulabilen tüm hayvanlar en şanslı olanları. Ama şimdi ne yapabiliriz?
Henüz üç aylıkken yuva aranıyordu Alice'e. Çok severek aldık. Şimdi 6 yaşında. Biraz yaşlandı. Hep sevdik onu. İyi mamalarla besledik, ne gerekiyorsa yaptık. Umarım az da olsa mutludur. Bizi o kadar çok seviyor ki onun için ne yapsam az geliyor bana.
Birkaç kez yalnızlığını gidermek için eve bir kedi daha almayı denedik. Korkunç bir tepki verdi Alice. Erkek kedi denedik birkaç kez faciayla sonuçlanıyordu az kalsın. Yavru kedi denedik iki kez, Alice razı olur gibi yaptı ama yüksekçe bir yere oturup huzursuz bir şekilde gün boyunca yavrunun ortalardan kaybolmasını bekledi. Yavru kedi ortadan kaybolduğunda Alice hızla bulunduğu yerden iniyor, yine hızla mama kabına koşup aceleyle atıştırıyor ve tuvaletini yaparak hızla yine yüksekteki o yerine tünüyordu. Ola ki yavru kediyle karşılaşacak olursa korkunç savaş çığlıkları atarak yavruya bir pençe atıyordu. Ama sembolik bir pençe, tırnaklarını çıkarmadan. Çünkü kavga etmeyi de bilmiyor Alice.
Onu daha fazla huzursuz etmeye hakkımız olmadığını düşündük. Sosyalleştirmek için çok geç kalmıştık. Daha erken bir zamanda bunu yapmamız gerektiğini açıkça itiraf etmek gerekirse bilmiyorduk.
Üç yıldır evde bir muhabbet kuşu var: Ayyaş, Alice onu seviyor ve zaman zaman arkadaşlık da ediyor... Gerçek niyeti pek belli değil tabii ki, arada Ayyaş'ı hedef alarak saldırı pozisyonuna da girmiyor değil :)
Alice yalnız, mutlu gibi görünüyor ama hep birşeyler düşünüyor.
Keşke bilebilseydim ne düşündüğünü.. Sevgili Alice umarım çabucak iyileşirsin ve umarım mutlusundur.

2 yorum: