Translate

1 Temmuz 2013 Pazartesi

KEDİM ALİCE HASTA OLDU


Alice, benim küçük, sessiz, tatlı kedim. Bir o kadar da sinsi... Yapacağını gizlice, kurtlar kuşlar uyurken, öylesine sessiz yapar ki kimse ondan kuşkulanmaz bile.
Kendi kedim olmasına ve çok sevmeme karşın, Alice'in bu sinsi hâli içten içe sinirime dokunuyor. İtiraf etmeliyim. Tıpkı iş yerlerindeki, okullarımızdaki, arkadaş çevremizdeki sessiz, yüzümüze gülen ama arkamızı döndüğümüzde olmayacak dolaplar çeviren kişilere benzetiyorum Alice'nin bu hâlini.


Bir kedi olmasına karşın, sevdiği mamayı alana kadar en şirin hallerini takınıp, açamayacağı hiçbir kilidin, fethedemeyeceği hiçbir kalbin olmadığı, masum, kederli bakışlarla size bakıyor. Oysa mamayı yedikten sonra artık umurunda bile değilsinizdir, gözüne kestirdiği köşeye geçer ve mışıl mışıl uyur.
Ta ki yeniden acıkana ve sevimlilik gösterisindeki şirin kız rolüne bir kez daha bürünene kadar...
Aslına bakarsanız iştahsızdır ve tek tip mamasını gün boyunca gidip gelip birer lokma alarak bitirir.



Alice fazla iri bir kedi değildir. İyi huyludur. Sevecendir. Ailemizin gözbebeğidir. Ama sinsidir.
Her an evden kaçmaya hazırdır. Zamanlama ustacadır. Ayakkabılarını giymek için kapıyı açtığında o da gardını almıştır. Alice çok akıllıdır.
Öyleydi böyleydi derken, Alice bizimle birlikte koskoca bir 5 yıl geçirdi ve 6. yıla adımımızı attık. Geçenlerde ona çok sevdiği yaş mamalardan almaya karar verdim. Hani şu folyo kaplı kağıtlarla paketlenmiş olanlardan.



Aman Yarabbim! Alice'in benim o uyuşuk Alice'imin evin içindeki coşkusu görülmeye değerdi.
Mutluluk sarhoşu oldu. Ve dördüncü gün tuhaf bir zehirlenmeyle hastaneyi boyladı. Benim yüzümden oldu diye büyük bir vicdan azabına kapıldım. Bağırsakları bozuldu, idrar yolları zarar gördü. Çok sancı çekti. Taşıma çantasına koyup da veterinere götürürken acı üstüne acı çekti cancağızım.


Veteriner antibiyotikli iğneler vererek birkaç güne iyileşeceğini söyledi. Ama ikinci gün sabah erkenden Alice'i evde bulamayınca deliye döndüm. Bir köşeye gizlenip öldüğnü düşündüm. Beynimden vurulmuş gibi oldum. O zaman sevimli, güzel, şirin ve sinsi Alice düşündüğümden çok sevdiğii anladım. Bu sırada o da uykusundan uyanmış, yaş mama vermem için yalvararak ayaklarıma sürünüyordu. Sana yaş mama yok Alice! Asla! Kimseye de tavsiye etmiyorum.

Özlem Aytek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder